Boş Olarak İmzalanan Tahliye Taahhütnamesinin Geçerli Kabul Edilmesi Gerektiği ve Kiraya Verenin İstediği Gibi Taahhütnameyi Doldurması
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/7620 E. 2012/13904 K. 31.10.2012 T.
“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili;Dava dilekçesi ile davalının 1.5.2009 başlangıç tarihli sözleşme uyarınca kiracı olduğunu, 10.06.2010 tarihli tahliye taahhütnamesi uyarınca kiralananı 30.06.2011 tarihinde tahliye etmeyi taahhüt ettiğini, buna uymayan davalı hakkında … İcra Müdürlüğü’nün 2011/2322 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı ise, tahliye taahhüdünü ilk kira sözleşmesinin kurulduğu 20.4.2004 tarihinde tarih kısmı boş olarak imzalayıp verdiğini, kiralayanın tarih kısmını doldurarak takip yaptığını, taahhüdün tarih kısmına itiraz ettiğini, bu nedenle taahhüdün geçerli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Hükme esas alınan ve davaya dayanak yapılan 01.05.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı 10.06.2010 tanzim ve 30.06.2011 tahliye tarihli olduğu bildirilen tahliye taahhütnamesine dayalı olarak süresinde icra dairesine başvurmuş, itiraz üzerine işbu davayı açmıştır. Davalı tahliye taahhüdünün kira sözleşmesi ile birlikte düzenlenip verildiğini, taahhütnamedeki tarih kısmının boş olduğunu ve sonradan davacı tarafından doldurulduğunu savunmuştur. Taahhüdün tanzim ve tahliye tarihleri kısmının boş olarak düzenlenip davacıya verilmiş olması halinde kiracı davalı bu şekildeki boşa imza atmakla davacıya istediği tarihi doldurma yetkisi vermiş olduğundan bunun sonucuna katlanmak zorundadır. Öte yandan B.K.’nun 31.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içinde taahhütnamenin iptali de istenmiş değildir. Mahkemece davanın kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/12238 E., 2010/2452 K. 08.03.2010 T.
“Öte yandan davalı taahhüt altındaki imzayı kabul etmiştir. Bu durumda davalının tahliye taahhüdünü boş olarak verdiği ve üzerinin sonradan doldurulduğu iddiası dinlenemez. Zira, belgeyi imza etmekle boş olan kısmın ne şekilde doldurulacağını peşinen kabul etmiş sayılır.Bu nedenle, dava süresinde açıldığına göre davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/8307 E. 2023/168 K. 21.02.2023 T.
“…kiracı tarafından, tarih yazılmadan boş kağıda, beyaza imza atılması halinde boş kağıdın üzerinin kiraya veren tarafından nasıl ve ne şekilde doldurulacağının imza eden kiracı tarafından kabul edildiğinin kabulü gerektiği, tahliye taahhütnamesinin verildiği tarihten itibaren 6098 Sayılı TBK’nın 39 uncu maddesi gereğince taahhütnamenin iptali için bir dava da açılmadığı, tanzim tarihi bulunmasa da tahliye taahhüdünde “içinde kiracı olarak bulunduğum” ibaresinin yazılması nedeni ile kira sözleşmesinden daha sonra düzenlendiği anlaşılan tahliye taahhüdünün geçerli olduğu gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/369 E. 2008/394 K. 28.05.2008 T.
“Görüşmeler sırasında her ne kadar boş belgenin anlaşmaya aykırı doldurulmasının söz konusu olduğu, davalı yanın yemin deliline dayanabileceği ileri sürülmüş ise de; davalı savunmasının bu görüşün aksine, belgenin boş olarak imzalanmış olduğunun davalı yanca bilinmediği, taraflar arasında da sonradan doldurmaya yönelik bir sözleşmenin de olmadığı, belgenin hile ile imzalatıldığı yönünde olması karşısında, çoğunluk bu görüşe katılmamıştır.”