Tahliye Taahhütnamesine Eklenen Cezai Şartın Geçerliliğine İlişkin Yargıtay Kararı

Tahliye Taahhütnamesine Eklenen Cezai Şartın Geçerliliği

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2010/21484 E. , 2010/21408 K. 23.12.2010 T. 

“Davacı vekili dilekçesinde; davalı …’ın 15.03.2003 tarihli kira sözleşmesi uyarınca davacının kiracısı, diğer davalının ise kira sözleşmesinde kefil olduğunu, tahliye süresi 15.12.2003 tarihli tahliye taahhütnamesi ve kira sözleşmesi uyarınca “15.12.2006” tarihinde dolduğu halde, kiracı halen taşınmazda oturduğundan; taraflarca kararlaştırıldığı üzere 15.12.2006 tarihinde taşınmazın aylık kirası 1000 Euro olup, tahliyeye kadar her gün için davalılar 150 TL cezai şart ödeyeceklerinden, bu doğrultuda; 3 aylık kira bedeli ve 105 günlük cezai şart bedelinin tahsili ve kiracının tahliyesi için girişilen takibe itirazın iptali ve inkar tazminatının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; daha sonra yapılan 2004 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunu, zilyedin de kira sözleşmesi yapabileceğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; tahliye yönündeki talep konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5.562 TL kira alacağı (1000 Euro * 3 ay) ile sözleşmedeki günlük 150 TL cezai şart fahiş kabul edilerek günlük 40 TL cezai şart miktarı üzerinden 105 günlük 4.200 TL cezai şart miktarı toplamı 9.762 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın (9.762 TL) % 40’ı oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 15.10.2003 başlangıç 15.12.2006 bitim tarihidir. Sözleşmenin özel şartlarında; “…15.12.2006 tarihinde tahliye edileceği, işyeri bu tarihte teslim edilmezse kiracı ve kefilin günlük 150 TL cezai şart ödeyeceği, ayrıca geçen günler için aylık kiranın 1000 Euro ödeneceği, kira borcunun ödenmemesi halinde işleyecek aylık kira bedeli ve cezai şarttan kefilin müşterek-müteselsilen sorumlu olacağı kararlaştırılmıştır”. Yine sözleşmede son dönem yıllık kira parası 7.500 Euro olarak kararlaştırılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme 6570 Sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca, aktin feshedildiği kiralayana bildirilmediğinden kendiliğinden 1 yıl uzamıştır. Sözleşmenin özel şartlarında yer alan yukarıdaki hükümler yasanın bu hükmünü geçersiz hale getirmek ve tahliyeyi sağlamak amacıyla konulmuş cezai şartlar olup, kamu düzeni ve kiracıyı korumak amacıyla getirilen yasal düzenlemeye aykırı bu hükümler geçersizdir.
Bu nedenle sözleşmenin sona erdiğinin kabulü ile sözleşmedeki şart uyarınca yüksek kira ve cezai şarta hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, dava konusu alacağın varlığının ve miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.”

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2013/16564 E. , 2014/8813 K. 02.07.2014 T.

“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali davasına dair karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava cezai şart alacağının tahsili istemiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali istemidir. Mahkemece itirazın iptaline karar verilmiş hüküm davalı ve katılma yolu ile davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı vekilinin cezai şartın tenkisine ilişkin temyiz itirazlarına gelince:
Cezai şart, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda, borçlunun ödemesi gereken bir edimdir. Cezai şartın ceza ve tazminat fonksiyonu olup, Borçlar Kanununda bu iki fonksiyon kaynaştırılarak bileşik sistem kabul edilmiştir. Bu sistemin sonucu olarak aşırı görülen cezai şartın indirilmesinde tazmin ve ceza dengeli olarak korunmalıdır.
TBK.182.maddesinin ilk fıkrasında “Taraflar cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler” son fıkrasında ise “Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir” hükmü bulunmaktadır. Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını kendiliğinden saptamalıdır. Ne var ki, akdin bir şartını değiştirme yetkisini veren bu hak, istisnai olarak tanınmış bir hak olduğu için Hakim, bu hakkını ölçülü olarak kullanmalı, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme yeterliliği ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi, borca aykırı davranışın ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi ve akde aykırı davranılması yüzünden doğan zarar, cezai şartın tazmin ve ceza fonksiyonlarının dengeli olarak korunması gereği prensiplerini göz önünde bulundurmalı ve Hakim kullandığı takdir hakkını Yargıtay’ın denetimine olanak vermeye elverişli objektif esaslara dayandırmalıdır.
Davada 01.01.2008 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından
01.03.2008 tarihinde davacı kiraya verene tahliye taahhüdü verilmiş, tahliye taahhüdünde davalı kiracı kiralananı 31.12.2010 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettikten sonra devamında “kiracı mecuru 31.12.2010 tarihinde tahliye etmezse tahliye tarihinden önceki aylık kira bedelinin 3 katı miktarında aylık ödemeyi kabul ve taahhüt eder” denilmiştir. İlgili taahhüt cezai şart niteliğindedir ve geçerlidir. Bu nedenle davalı kiracıyı bağlar. Davalı tahliye taahhüdüne rağmen kiralananı tahliye etmemiştir. Bu nedenle mahkemece, tahliye taahhüdündeki düzenleme gereğince cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ancak mahkemece TBK 182/son (B.K. 16l/son) maddesine göre cezai şartta indirim yapılıp yapılamayacağı tartışılmamış,cezai şartta bir indirim yapılmamıştır.
Oysa, cezanın ekonomik yönden davalının mahvına sebep olması halinde cezadan indirim yapılabileceği uygulamada kabul edilmektedir. Bir olayda, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığı belirlenirken; tarafların ekonomik durumları, özel olarak borçlunun ödeme gücü, alacaklının, asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul adil ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı, ölçüt alınarak gerekirse bu konuda özel bilgisi olan bilirkişiden de yararlanılarak ve sonuçta hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun bir cezai şart miktarına hükmedilmelidir. Hakimin, bu kuralı uygularken kullanacağı takdir hakkının, Yargıtay denetimine elverişli esaslara dayanması da zorunludur. Mahkemenin cezai şart miktarının fahiş olması karşısında yukarıda açıklandığı şekilde inceleme yapılarak cezai şartta tenkis yapılması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile cezai şart bedelinin tümünün tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.”

Tahliye Taahhütnamesi ile Kiracının Tahliyesine ilişkin olarak sitemizde yayınlanan diğer tüm kararlara ulaşmak için; Tahliye Taahhütnamesi ile Kiracının Tahliyesi Yargıtay Kararları

Av. Eren Mehmet Efe

Paylaş