Tahliye Taahhütnamesine Karşı Aile Konutu İtirazı
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/10856 E. 2023/3477 K. 17.05.2023 T.
“Taraflar arasındaki şikayet dolayısıyla yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararın şikayetçi 3. kişi tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayetçi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü
I. ŞİKAYET
Üçüncü kişinin İcra Mahkemesine başvurusunda; İcra Müdürlüğü kanalıyla tahliye edilen yerin 2014 yılından itibaren çocukları ve torunlarıyla birlikte aile konutu olarak ikamet ettiği taşınmaz olduğunu, borçlunun aile şirketi tarafından tahliye taahhütnamesine dayanılarak muvazaalı olarak takip başlatıldığını, 21.09.2020 tarihinde yapılan memur işleminin hukuka ve usule aykırı olduğunu, rızası olmadan aile konutuna ilişkin sözleşmenin borçlu tarafından fesh edilmesinin kanuna aykırı olduğunu, takip ve tahliye işlemelerinin usulsüz olduğunu, icra memuru tarafından asıl dosya olmadan usulsüz tutanak düzenlendiğini, işlemlerin fotokopi evraklar üzerinden yapıldığını, tutanakta sonradan değişiklikler yapıldığını, bu konuda suç duyurusunda bulunacağını ileri sürerek icra takibinin ve 21.09.2020 tarihli karar ve tutanağın iptali ile tahliye edilen taşınmazın kendisine teslimini talep etmiştir.II. CEVAP
Alacaklı cevap dilekçesinde; takibin usulüne uygun olarak kesinleştiğini, kira sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişinin açtığı şikayetin reddi gerektiğini, şikayetçinin sadece beyana dayalı iddialarının dikkate alınamayacağını, taşınmaz kaydında aile konutu şerhi olmadığını, İstanbul 8. Aile Mahkemesinin 2020/347 Esas sayılı dosyasında kendilerine ait olan taşınmazın aile konutu olmadığının hüküm altına alındığını, bir an için aile konutu olduğu kabul edilse dahi bunun yeterli olmadığını, kendilerine yapılmış bir bildirim olmadığını, dolayısıyla üçüncü kişinin sözleşmenin tarafı haline gelmediğini, şikayetçinin iş bu şikayette bulunmaya hakkı olmadığını ileri sürerek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Borçlu cevap dilekçesinde; mecurun aile konutu olmadığını, taraflar arasında görülen boşanma davasında mahkeme tarafından ara karar ile taşınmazın aile konutu olmadığının hüküm altına alındığını belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. Gerekçe ve Sonuç
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; şikayetçinin oturduğunu iddia ettiği taşınmaz hakkında, İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün 2020/17390 Esas sayılı dosyasında kira sözleşmesinin tarafı olan … hakkında kiralanan taşınmazının tahliyesi istemiyle icra takibi başlatıldığı, takibin usulüne uygun tebliğ edilen ödeme emri ile kesinleştiği, takibe konu kira sözleşmesinin tarafı olmayan şikayetçinin ileri sürdüğü hususların dar yetkili icra mahkemesince dinlenemeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi 3. kişi istinaf başvurusunda bulunmuştur.B.İstinaf Sebepleri
Şikayetçi 3. kişi şikayet dilekçesi içeriğini tekrar ederek, kararın kaldırılmasına, muvazaalı ve usulsüz başlatılan takibin iptaline, tahliye edilen taşınmazın kendilerine teslimine karar verilmesini talep etmiştir.C. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
C.1.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; TBK’nın 349/3. maddesinde “Kiracı olmayan eş, kiraya verene bildirimde bulunarak kira sözleşmesinin tarafı sıfatını kazanması halinde kiraya veren, fesih bildirimi ile fesih ihtarına bağlı ödeme süresini kiracıya ve eşine ayrı ayrı bildirmek zorundadır”. TMK’nın 194/4 maddesine göre ise “Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur” denildiği, şikayetçinin taşınmazın aile konutu olduğunu alacaklıya ihtar ettiğine veya sözleşmenin tarafı haline geldiğine yönelik iddialarını delillendiremediği ve ispatlayamadığı, incelenen boşanma davasında, şikayetçinin TMK’nın 194. maddesinin uygulanması yönünden tedbir talep etmesi üzerine, İstanbul 8. Aile Mahkemesince 23.09.2020 tarihli ara kararında “tarafların tahsisi istenilen müşterek konutun maliki olmaması, davanın taraflarının müşterek konut üzerinde tasarruf yetkisi bulunmaması ve müşterek konutun tahliyesi gerçekleşmiş olduğundan talepte hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle şikayete konu taşınmazın aile konutu yapılması talebinin reddine” karar verildiği bu nedenle şikayetin reddine ilişkin kararı isabetli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi 3. kişi temyiz isteminde bulunmuştur.B. Temyiz Sebepleri
Şikayetçi 3. kişi şikayet ve istinaf dilekçesi içeriğini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 21.09.2020 tarihli memur işlemi ve takibin iptali istemine ilişkin şikayettir.2. İlgili Hukuk
İİK’nın 16,17, TBK’nın 349/33. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.”