Taşınmaza İhtiyaç İddiasının Gerçek Samimi ve Zorunlu Olması ve Delillerle İspat Edilmesi Gerektiği
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/4213 E. 2015/4062 K. 21.04.2015 T.
“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, iktisap ve işyeri ihtiyacı sebebiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, Dairemizin davalı gerçek kişiye husumetin yöneltilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığına ilişkin 02.06.2014 günlü bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili davacının halen İstanbul ilinde dokuma tezgahı satışı ve bu makinelerin bakımı ve yedek parça işi ile iştigal ettiğini belirterek işini geliştirmek isteyen müvekkilinin aynı işi Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu Bölgesinde de yapmak için Trabzon adresindeki dava konusu kiralananı iktisap ettiğinden bahisle, işyeri ihtiyacı sebebiyle kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili ihtiyacın samimi, gerçek ve zorunlu olmadığını, davanın reddini savunmuştur.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Tüm dosya kapsamına göre davacı halen İstanbul İlinde, dokuma tezgahı satışı ve bu makinaların bakımı ve yedek parça satış ticaratini yapmaktadır. Davacı gerçek kişi olup, kendisine ait bir işyeri bulunmaktadır. İşyeri ihtiyacı nedeniyle açılan tahliye davasında ihtiyaçlının kendisine ait bir işyeri varsa ve kiralananın bulunduğu ilde oturmayacaksa, ihtiyaçlının kural olarak ihtiyacının varlığından ve zorunlu olduğundan söz edilemez. Davacının da, İstanbul İlinde ikamet edip boşta olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının Trabzon İlindeki yeni iktisap ettiği kiralananda ticaret yapacağına ilişkin soyut iddiası dışında yapacağı iş ile ilgili herhangi bir girişimde bulunduğunu ispat edecek bir delili de bulunmamaktadır. Bu durumda davacının ihtiyaç iddiasını gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabul edilmesi mümkün değildir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/814 E. 2012/4701 K. 22.03.2012 T.
“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalının 29.08.2006 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesi ile davacıya ait kiralananda kiracı olduğunu, davacının kendi ihtiyacı olduğunu belirterek davalının tahliyesini istemiştir. Davalı vekili, ihtiyacın gerçek ve samimi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Olayımıza gelince; taraflar arasındaki uyuşmazlık ihtiyaç iddiasının samimi olup, olmadığı noktasındadır. Davacı ihtarnamede ve dava dilekçesinde taşınmaza kendi ihtiyacı olduğunu belirtmiş, ancak daha sonraki beyanlarında taşınmaza kayın pederinin ihtiyacı olduğunu, son olarak da oğlunun evlenerek bu evde oturacağını, kayınpederinin de onunla birlikte oturacağını bildirmiştir. Ancak ihtiyaçlı oğlunun nişan ve evlilik hazırlığı içinde olduğuna dair bir belge ve delil ibraz etmemiştir. Davacı tanığının ihtiyaç iddiasına ilişkin bir beyanı yoktur. Davacı ihtiyaç iddiasının gerçek samimi, zorunlu olduğunu kanıtlama yükümlülüğü altındadır. Mevcut delillere göre iddianın kanıtlandığından bahsedilemez. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2015/4383 E. 2015/5449 K. 03.06.2015 T.
“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava ihtiyaç nedeniyle tahliye istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava konusu taşınmazı 26.02.2014 tarihinde satın almış, satın alma olgusunu ve ihtiyaç iddiasını davalıya 28.02.2014 keşide tarihli ihtarname ile bildirmiş, ihtarname 10.03.2014 tarihinde davalıya tebliğ edilmiştir. Mahkemece, 6570 Sayılı Kanunun 7/d maddesi uyarınca davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Davacı, davalının kiracı olduğu taşınmazı yeni iktisap ettiğini belirterek kendi ihtiyacı nedeniyle 6570 sy’nın 7/d maddesi gereğince tahliyeye karar verilmesini talep etmiştir. Davacının, yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda iktisapdan itibaren 1 ay içinde davalı kiracılara ihtar tebliği tahliyeye karar verilmesi için yeterli değildir. İhtiyaç iddiasında bulunan davacı yeni malik ihtiyacın varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Davacının .kapı nolu bağımsız bölümler hakkında ayrı ayrı ihtiyaç sebebiyle tahliye davası açtığı görülmüştür. Mahkemece, davacı delilleri toplanarak, davacının ihtiyacı açıklattırılmalı,. kapı nolu bağımsız bölümler hakkında açılan davaların birleştirilerek açılan tüm davalar yönünden ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olup olmadığı, işin dava konusu bağımsız bölümlerden birinde yapılıp yapılamayacağı, ihtiyacın niteliğine göre diğer bağımsız bölümlerin de tahliyesi gerekip gerekmediği, bağımsız bölümlerin birleştirilmesi gerekiyorsa bu birleştirmenin basit bir tadilatla ihtiyaca elverişli hale getirilip getirilemeyeceği konusunda mahallinde keşif yapılmak suretiyle, karar verilmesi gerekir. Davacının istemin yeniden imar ve inşaa nedeniyle tahliye istemi olduğunun anlaşılması halinde ise; yeni malikin 6098 sayılı kanunun 351(6570 sayılı kanunun 7/d maddesi karşılığı) maddesindeki sürelerden faydalanarak 6098 s.k. 350/2 maddesine göre tahliye davası açamayacağı hususu gözetilerek, yapılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/8235 E. 2018/186 K. 16.01.2018 T.
“Davacı, davalının kiracı olduğu ve yanındaki dükkanları 16.04.2014 tarihinde satın aldığını, davacı şirketin mobilya mağazası işlettiğini, dava konusu taşınmaz ve yanındaki taşınmazları birleştirerek mobilya teşhir mağazası ve deposu olarak kullanacağını, bu nedenle iktisap ve ihtiyaç nedeniyle kiralananın tahliye edilmesinin 12.05.2014 tebliğ tarihli ihtarname ile davalıya bildirildiğini, ihtiyacının gerçek ve samimi olup dava konusu dükkanının cadde üzerinde ve yapılacak işe uygun olduğunu belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu taşınmazın yapılacak işe uygun olmadığı, davacının halen depo olarak kullandığı yere eşdeğer olmadığı ancak küçük mobilyaların depo edilebileceği gerekçesiyle, ihtiyaç iddiasının gerçek, samimi ve zorunlu olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Borçlar Kanununun 350/1 maddesine göre konut ihtiyacına dayalı olarak açılan tahliye davalarında tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arz etmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Somut olayda; Dava konusu taşınmazın davacı tarafından 16.04.2014 tarihinde satın alındığı ve 12.05.2014 tebliğ tarihli ihtar ile ihtiyaç nedeniyle tahliyesinin talep edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı şirket 22.12.2014 tarihinde açmış olduğu işbu dava ile satışını yaptığı mobilya mağazası eşyalarının teşhiri ve depolanması için kullanacağı bir depo ve teşhir mağazasına ihtiyacı bulunduğunu, satış mağazasına yakın ve cadde üzerinde olması nedeniyle uygun taşınmazın dava konusu taşınmaz olduğunu belirterek işyeri ihtiyacı sebebiyle kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın hemen yanında bulunan aynı tarihte satın alınan taşınmaza ilişkin olarak 01.01.2015 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığı, davacının halen kiracı olarak kullandığı satış mağazasının ve deposunun dava konusu taşınmaza göre daha büyük ve avantajlı olduğu ve tahliye tehditi altında olmadığı belirtilerek ihtiyacın samimi olmadığı açıklanmış ise de ; davacı, tahliye davasının uzun sürme ihtimali ve taşınmazların birleştirilmeden kullanılamayacağından dava konusu taşınmazın yanında bulunan ve halen lokanta olarak kullanılan taşınmazın kira süresinin uzatıldığını ancak, bahsi geçen kiracıdan yazılı tahliye taahüdü aldığı gibi, kiracı ile istendiği zaman tahliye edileceği konusunda tarafların tam bir mutabakatının olduğunu bildirmiş, ve yazılı tahliye taahüdünü dosyaya sunmuştur. Davacının yargılamadaki beyan ve dilekçelerinden halen kirada mobilya satış mağazası olarak kullandığı iş yerini ve deposunu kapatmayacağı, buradaki faaliyetlerini sürdüreceği, kiralanana ise depo, teşhir ve satış yeri olarak ihtiyacının bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın yanında bulunan ve birleştirilerek kullanılacağı beyan edilen dükkanın kira süresinin uzatılması ise, taşınmaz hakkında yazılı tahliye taahhüdü alınması ve istendiği zaman çıkacağı şeklinde anlaşma yapılması karşısında ihtiyacın samimi olmadığını göstermez. Kaldı ki iş bu tahliye davasının yargılama süreci boyunca bahse konu taşınmazın boş olarak bekletilmesi de beklenilemez. Bu durumda, dosyada mevcut deliller karşısında davacının işyeri ihtiyacının gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle Mahkemece, kiracı olan davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesi gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”