İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davasında İhtiyaç Sebebinin Islah Edilerek Değiştirilmesi
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2013/11815 E. 2013/14034 K. 22.10.2013 T.
“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı kira süresinin sona ermesi nedeniyle açtığı davanın yargılaması sırasında dava sebebini değiştirerek iş yeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Davalı açılan davanın maddi ve hukuki dayanağının olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Olayımıza gelince; davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.10.1993 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kiralanan kahvehane olarak belirtilmiş ve bu amaçla kullanılacağı kararlaştırılmıştır. Davacı, her ne kadar dava dilekçesinde, kiralananda ondokuz yıldır kiracı olan davalıya yeni kira dönemi için sözleşmenin yenilenmeyeceğine, akdin feshedildiğine, kiralananın 01.10.2012 tarihinde tahliye edilmesine ilişkin ihtarname keşide edilmesine karşın kiralananın tahliye edilmediğini belirterek, süre bitimi nedeniyle kiralananın tahliyesini talep etmiş ise de, yargılama sırasında dava konusu edilen taşınmazın ırmak kenarında olup oğlu Sencer Tarhan tarafından restoran olarak kullanılacak olması nedeniyle işbu davanın açıldığını beyan etmiştir. Dava dilekçesindeki hukuki sebebin değiştirilmesi ıslah niteliğinde olup, bu husus davalının muvafakatine bağlı değildir. Bu durumda mahkemenin uyuşmazlığı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 350 / 1. maddesi gereğince alt soyun iş yeri gereksinimi nedeniyle açılmış tahliye davası olarak değerlendirerek yargılama yapması gerekir. Anılan madde hükmüne göre konut ya da çatılı iş yerinin ihtiyaç nedeniyle tahliyesi istenebilir. Bununla birlikte sözleşmede kahvehane olarak kiralanan taşınmazın çatılı iş yeri olup olmadığı konusunda açıklık bulunmamaktadır. Mahkemenin konusunda uzman bilirkişi heyeti ile yerinde keşif yaparak kiralananın niteliğinin saptanmasından sonra davacının ihtiyaç iddiasına ilişkin delillerini, davalının varsa, karşı delillerini sorup toplayarak sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/17341 E. 2013/1199 K. 29.01.2013 T.
“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, işyeri ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, ihtiyaçlının davacının eşi olup kiralananda market açacağını belirterek kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili ise ihtiyaçlının emekli ve 72 yaşında olduğunu, ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, davacı ve eşine ait boş ve yakın zamanda kiraya verilmiş işyerleri olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının ihtiyaç iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece kiralananda yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında; davaya konu işyerinin 4 bölümlü bitişik basit yapılardan oluştuğu, taşınmazın devamında benzer ticari yapılar yer aldığı, kiralananda halen ihtiyaçlının yapmak istediği işin yapıldığı, tahliyeye konu işyerinin ihtiyaçlının evine daha yakın ve sahibi olduğu diğer işyerlerine göre daha geniş ve büyük olduğu, ayrıca işyerinin iskansız olması sebebiyle perakende gıda ve tütün mamulleri satışı konusunda belediyeden işyeri ruhsatı alınamayacağı belirtilmiştir. Bilirkişi raporundaki bu açıklama üzerine davacı vekili ihtiyaç sebebini değiştirmiş ve davaya konu işyerinde tekstil, hediyelik eşya ve halı satımı yapacaklarını bildirmiştir. Mahkemece hüküm gerekçesinde, başlangıçta bildirilen ihtiyaç sebebinin sonradan değiştirilemeyeceği değerlendirilmiş ise de açılmış bir davada ihtiyaç sebebinin değiştirilmesi mümkündür. Zira bu yolla davanın nitelik ve sebebinin ve konusunun değiştirilmesi söz konusu olmamaktadır. Bu durumda mahkemece kiralananın davacının yapacağını belirttiği işe uygun ve elverişli olup olmadığı, ruhsat alınıp alınamayacağının tespitiyle sonucuna göre bir karar verilmesi zorunludur. Öte yandan davacının yaşlı olması çalışamayacağı anlamına gelmez. Bilirkişi raporunda davaya konu işyerinin ihtiyaçlının sahip olduğu diğer işyerlerine göre evine daha yakın mesafede olduğu, büyüklük ve genişlik olarak daha üstün nitelikte olduğu belirtilmiş olup mahkemece benimsenen aksi gerekçe de yerinde görülmemiştir. Bu durumda mahkemece kiralananın iddia olunan işe uygun ve elverişli olup olmadığı saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.”
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2014/8982 E. 2014/9676 K. 11.09.2014 T.
“Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, yeni iktisap ve konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ihtiyaç iddiası samimi olmadığından tahliye isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde; Davacının İzmir ilinde ikamet ettiğini, Çeşme’de bulunan taşınmazı konut olarak oturmak üzere kendisi ve ailesinin ihtiyacı için satın aldığını, süresinde davalıya ihtarname gönderilmesine rağmen tahliye edilmediğini belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 12.05.2014 tarihli beyan dilekçesi ile ve yargılama sırasında ise; Davacının emekli olduğunu, kiralananı hafta sonları ve yazın, yazlık ev olarak kullanacağını belirtmiştir. Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Olayımıza gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 15.01.2012 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı taşınmazı 23.03.2012 tarihinde satın almış, 19.04.2012 keşide ve 20.04.2012 tebliğ tarihli ihtarname ile satın alma iradesini ve ihtiyaç iddiasını davalıya bildirmiş, dava ise 17.07.2013 tarihinde süresinde açılmıştır. Mahkemece; Konut ihtiyacı nedeniyle açılan davada dava nedeninin yazlık konut ihtiyacı olarak ön inceleme duruşmasından sonra değiştirildiğini, bunun ise HMK 141/1-2. maddelerine aykırı olduğunu, davacının konut ihtiyacının ise dava konusu taşınmaz dışında İzmir ilinde üzerine kayıtlı başkaca taşınmazları bulunması nedeniyle samimi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Dava, konut ihtiyacı nedenine dayalı olarak açılmış olup, daha sonra yargılama sırasında konutun yazlık olarak kullanılacağının belirtilmesi HMK 141. Maddesine aykırılık olarak değerlendirilemez. Dinlenen davacı tanıklarının; davacının emekli olup Çeşme’de çocukları ile birlikte oturmak için taşınmazı yazlık amaçlı kullanmak için satın aldığına yönelik beyanlarına göre ihtiyacın gerçek ve samimi olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut deliller karşısında davacının yazlık konut ihtiyacının gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.”